Didim-Altınkum-Akbük-Kazıklı Koyu, (Aydın)
Apr 3, 2018 22:08:50 GMT 3
sunny and kartalveat like this
Post by tunc on Apr 3, 2018 22:08:50 GMT 3
Didim-Altınkum-Akbük-Kazıklı Koyu, (Aydın)
Tur’a tersten başladık Didim’i pas geçip Akbük tarafına devam ettik. Mevsim denize girmek için uygun değil ama deniz sezonu olsa Akbük tadından yenmezmiş.
Tepeler sitelerle dolmaya başlamış. Bu bakirlik ve sakinlik daha ne kadar devam eder bilinmez, ortam fazla bozulmadan geçerseniz bir uğrayın derim.
Didim’in denizden uzak kısımları, daha yaşanır ve keyifli bir yer ama sahile yaklaştıkça binalar, inşaatlar ve kargaşanın içinde kayboluyorsunuz. Sezonda böyle değildir umarım.
Didim biraz karışık duygular yaşattı. Bu yüzden fazla fotoğraf yok. Didim Apollon tapınağı nedeniyle mutlaka görülmesi gereken bir yer.
Altınkum’u sevmedim kumsal değil daha çok şehir havasında, bana hitap etmedi.
Akbük kumu, denizi, ormanı ile keyifli bir yer.
Kazıklı Koyu balık çitliklerinin koydan çıkarılması ile kendini yeni yeni toparlamaya başlamış. Yine de bu hali ile görülmeye değer bir yer.
Bu notlar ilk geldiğimde yazdıklarımdan.
Ben hala Didim’e pek sıcak bakmıyorum ama Pınar beğendi (gerçi ben biraz da olaya duygusal yaklaşıyor olabilirim. 1988 yılında Veysel’le otostop çekerken, Altınkum’a gelmiştik. Parasızlıktan anca bir şişe su alıp, geceyi kumsalda bulunan şezlongların arkasında, yerde yatarak geçirip sabahta kaçmıştık).
Altınkum’da ilk kaldığımız nokta biraz gürültülü olunca, yer değiştirdik. İkinci konum daha keyifli, Belediyenin tesislerinde bir kahve ve ardından bulduğumuz güzel bir lokanta ve hoş bir sohbetin ardından Didim daha güzel gözüküyor.
Apollon Tapınağına mutlaka gidin.
Sakinlik arıyorsanız Akbük, aksiyon arıyorsanız Altınkum.
Balık yemek için Kazıklı koyu (Yazın fiyatlar nedir bilmiyorum).
Mezeler ve sohbet için Altınkum’da Paşa restaurant.
Çay içip hamburger yiyecekseniz Belediyenin tesisleri sahilde (Bira da var).
Çarşamba günü merkezde güzel bir pazar kuruluyor.
Sevgiler...
Tunç
PDF dosyası bağlantısı
Tur’a tersten başladık Didim’i pas geçip Akbük tarafına devam ettik. Mevsim denize girmek için uygun değil ama deniz sezonu olsa Akbük tadından yenmezmiş.
Tepeler sitelerle dolmaya başlamış. Bu bakirlik ve sakinlik daha ne kadar devam eder bilinmez, ortam fazla bozulmadan geçerseniz bir uğrayın derim.
Didim’in denizden uzak kısımları, daha yaşanır ve keyifli bir yer ama sahile yaklaştıkça binalar, inşaatlar ve kargaşanın içinde kayboluyorsunuz. Sezonda böyle değildir umarım.
Didim biraz karışık duygular yaşattı. Bu yüzden fazla fotoğraf yok. Didim Apollon tapınağı nedeniyle mutlaka görülmesi gereken bir yer.
Altınkum’u sevmedim kumsal değil daha çok şehir havasında, bana hitap etmedi.
Akbük kumu, denizi, ormanı ile keyifli bir yer.
Kazıklı Koyu balık çitliklerinin koydan çıkarılması ile kendini yeni yeni toparlamaya başlamış. Yine de bu hali ile görülmeye değer bir yer.
Bu notlar ilk geldiğimde yazdıklarımdan.
Ben hala Didim’e pek sıcak bakmıyorum ama Pınar beğendi (gerçi ben biraz da olaya duygusal yaklaşıyor olabilirim. 1988 yılında Veysel’le otostop çekerken, Altınkum’a gelmiştik. Parasızlıktan anca bir şişe su alıp, geceyi kumsalda bulunan şezlongların arkasında, yerde yatarak geçirip sabahta kaçmıştık).
Altınkum’da ilk kaldığımız nokta biraz gürültülü olunca, yer değiştirdik. İkinci konum daha keyifli, Belediyenin tesislerinde bir kahve ve ardından bulduğumuz güzel bir lokanta ve hoş bir sohbetin ardından Didim daha güzel gözüküyor.
Apollon Tapınağına mutlaka gidin.
Sakinlik arıyorsanız Akbük, aksiyon arıyorsanız Altınkum.
Balık yemek için Kazıklı koyu (Yazın fiyatlar nedir bilmiyorum).
Mezeler ve sohbet için Altınkum’da Paşa restaurant.
Çay içip hamburger yiyecekseniz Belediyenin tesisleri sahilde (Bira da var).
Çarşamba günü merkezde güzel bir pazar kuruluyor.
Sevgiler...
Tunç
PDF dosyası bağlantısı